Haluk Tatar - Zafer Sızlanarak Kazanılmaz / Altını Çizdiğim Bölümler
Haluk Tatar - Zafer Sızlanarak Kazanılmaz / Altını Çizdiğim Bölümler
- Kimse senden değerli değil. Sömürülmek, kendini sömürtmek, verilen değerden fazlasını vermek yasaktır.
- Yaptığına pişman ol, içinde kalana değil. En pahalı kelime “keşkedir”. Ve senin çok keşken olacak kadar zengin olduğunu sanmıyorum
- Bir verdiysen bir al. Kimseye karşılıksız iyilik yapma. Sonra sana dönüp, “ama ben istemedim ki, sen yaptın” derse, haklıdır.
- Kimseye borçlanma. Borçlu hissetmek, tasmadır. O çeker, sen gidersin. En azından uzun süre borçlu kalma.
- Sensiz dünya dönüyor. Vallahi bak. Sır falan değil. Herkesi sana mecbur sanma.
- Genel kültür. Bak en çok çaba isteyen bu. Bunu hep güncel tutman lazım. Hiç sönmemesi gereken bir ateşi beslemek gibi düşün bunu.)
- Oldu da başaramadın, olsun başarma. Hiç düşmeyen; ya hiç koşmamıştır, ya hiç uçmamıştır.
- Bizim millette sık yapılan hatadır. Adam gibi niyetini anlatamaz.
- Çalışmıyorsan iş bulacaksın, bulduysan daha iyisine kayacaksın. Sadece saplantılı olma. İlla hep aynı iş alanında ret alıyorsan, o zaman başka iş alanı seç be kardeşim.
- İşte sen aman ha, sakın ha kaybettiğini anladığında masada oturma. Birine kötü bir laf mı çıktı ağzından, devamını getirme. Birinin canını mı yaktın, dur. Dur ve daha da öldürme onu. Bir hatan, diğerine sebep olmasın.
- Ama kalma tek başına şuursuzca. Camdan öylece bakma akan yaşama. “ooo 22.30 olmuş, artık yatayım” deme işte be. Yaşama dair kanıtlar bul. Sohbeti sana uyacak üç beş sen gibi insan bul. Seçeneklerin arasından seçmeyi bil. Ama yoktan seçmeli ilişkilerin mahkumu olma.
- Kararın sana ait olmaması… çevre baskısıdır. Çok acınası bir durumdur maalesef. İnsanlar o ne der, öbürü bir şey der mi, öteki kızar ya da ayıplar mı diye düşünmekten, meslek bile seçemez. Hatta çevre baskısı yüzünden istemediği insan ile evlenen vardır, ne acı ki.
- Unutma en pahalı kelime keşkedir ve bedeli zaman ile ödenir.
- Seçimlerine sahip çık ama değişimden korkma. Ve bir şeyi seçersen adam gibi yap. Lütfen, doktor olmak yerine ressam olacaksan, iki yıl sonra kendine laf koydurma! En iyi ol be kardeşim.
- 20 yaşlar sonrası özgürlük başlar. Sen dünyaya ulaşırsın ve maalesef dünya da tüm çirkinliği ile sana ulaşır. Artık daha fazla insan görüyorsundur. Daha fazla insan seni beğeniyordur ve daha fazla insanla iletişim halindesindir. Daha fazla insan ile iletişimin kötü tarafı ise, daha fazla kırıcı yorumlardır. Kimisi senin imajını yorumlar, kimisi kıyafetlerini, ses tonunu, konuşma şeklini, genel kültürünü. İçlerinde seni sevenler ve iyi hissettirenler olacaktır, pervasızca hırpalayanlar da olacağı gibi...
- Öncelikli tavsiyem, lütfen umursama! Biliyorum beni dinlemeyeceksin ama sana sıfat ile hitap eden kimseyi umursama. Aşırı güzel konuşan da, aşırı kötü konuşan da sahtedir. Seni kıskanıyordun Sen iyi olsan bile seni yıpratmak ister. Özetle, itler istedi diye atlar ölmemeli.
- Bu durumdaki çoğu insan için hafta, sadece üç günden oluşuyor. Hafta içi, cumartesi ve pazar. Bir yıl ise yaklaşık on altı gün. Tatil yaptığın on beş gün ve tatil yapabilmek için çalıştığın üç yüz elli günden ibaret. Gerçi ülkece bol bol tatil günü üretiyoruz, sanki çok yorulmuşuz gibi ama senin halin depresyon değil. Ruhunda tortu birikmiş. Çünkü ruhun hareket etmemiş. Ruhunun damarları tıkanık. Çare mi? Çok zor değil. Dört yeni insan ve dört yeni ortam... Hem de koca bir yılda sadece dört yeni insan bulman yeterli. Bu kadar. Tabii kalıcı insanlardan bahsediyoruz. Yani dört yeni dost edineceksin. Koca bir yılda, dört yeni insanı kalıcı olarak hayatına sokmak kulağa kolay gelse de, tanıştığın her on insandan sadece bir tanesi arkadaş ve bu on arkadaştan sadece bir tanesi dost olabiliyor. İşte burası işin zor tarafı. Hafif ve sözde depresyonundan kurtulmak istiyorsan, bir yılda dört yüz insan tanımalısın. Yani aslında günde bir yeni insan diyeyim.
- İnsanda küsurat biraz kanlı olur. İş açmayalım başına. Peki, günde bir insan tanımak için ne yapmalısın? Doğal yaşam ortamının dışına çıkacaksın. Hemen bir sonraki bölüm konfor alanı konusu. İşte onu oku ve lütfen konfor alanının dışına çık. Yeni insanları ancak yeni ortamlarda bulabiliriz.
- Bir duvar örersin kendine, işte eziklik duygusu bu duvardan daha içeride, daha güvende, güya daha az rezil olacağın, insanların seninle daha az alay edeceği sınırlar kurar sana. En büyük korkumuz yanlış konuşmak olduğu için, ağzımızı sadece garanti şeylere açarız. Tüm başarılarımızı başkaları sahiplenir. Risk çok küçük olsa bile, maalesef eziklik duygusu yaşayan için büyüktür.
- Çözülmesi mümkün. Nasıl mı? Önce mümkünse tiyatro gibi kendin olamayacağın hobiler edin. Yabancı dil öğren. İkinci bir dilde konuşmak emin ol sana farklı kimlikler verecektir. Mutlaka bulunduğun şehirden dışarı çık. Yeni insanlar ile tanışmak seni başkası olmaya yaklaştıracaktır. Aslında olmak istediğin sana olmaya yani.
- Utandıklarını listele! Diş görünüş mü? Sağlık ile ilgili bir şey mi? Seninle aynı durumda olan insanlar nerede peki? Niye onlarla mutlu olmayasın bir yandan? Ama yalnızca bir yandan. Çünkü sen izole olmayacaksın. Sen herkese ulaşmalısın. Bunu yenmen için sana elli kere dedim, Youtube ile ulaş herkese. Emin ol şu an milyonlarca izlenenlerin, senden tek farkı utanmaz olmaları.
- İyi olduğun alanları bul.
- Eleanor Roosevelt'in güzel bir sözünü hatırlatmak isterim: "Kimse izniniz olmadan sizi değersiz hissettiremez."
- Genel kültürünü geliştir ve en önemlisi anlatmak istediğin o şeyi nasıl söyleyeceğini geliştir. Çünkü utangaçlığının sebebi söyleyecek bir şeyin olmaması da olabilir. Cahilsindir. (Hakaret olarak alma lütfen.) Kişisel gelişim kitapları önerdik. İçlerinde bir tanesi var ki adını tekrar tekrar söylemeye çekiniyorum:) Ama Ted Gibi Konuş'u. da oku lütfen. Satmayı öğren. Satacak bilgin olsun ve o bilgiyi satabil.
- Seni sevmelerine izin ver. Evet, birileri seni kıracak. Evet, birileri yine hayatının içine edecek. Ama biraz kontrollü olarak serbest olman, sana sevgi getirir. Senin artık sevgiye ihtiyacın var. Depoların boş, evde hiç sevgi kalmadı. Aptal sosyal medya üzerinden gelen sahte sevgi ile tatmin olman, beş kavanozu elli lira olan dandik ballar ile beslenmen gibi bir şey. Kendine bunu yapma.
- Seni sevmelerine izin ver.
- İlişkiyi başlatmak değil yaşatmak meseledir.
- Hayal Kurabilmek: Elini tut sevdiğinin ya da okşa başını seni sevenin. İçinde sen olan hayaller kur. O hayallerin her bir sahnesinin gerçekleşmesi için çabala.
- Az uyu, çok öğren, kültür ile besle, daha çok ve dengeli çalış, ilgi çek, sohbetlerin ortasına kurul, farklı tür insanlar ile tanış. İkinci bir dil öğren. Gez ve gör. Nereyi mi? Fuarları, sergileri, başka şirketleri, başka şehirleri, tek vize ile turistik amaç ile Avrupa'yı. Pahalı diye itiraz etme. Elindeki cep telefonunun parasıyla üç günde iki ülke gezilir. Gez ve gör ki anlatacak malzemen olsun. Çok sık duyduğun bir şey daha: Oku. Vakit yarat; trafikte harcadığın zamanı, sosyal medyada çöp ettiğin saatlerini ayıkla, vakit ayır ve oku! Belgesel izle ya da içinde ol, yaşa. Ama başarılı olmaya alışacak olan "sen"i her gün yeni bilgiler ile besle. İnsanlara dönüp "Bakın, ben de yaktım" dediğin meşalenin ateşini söndürme.
- Son durağa, en önemli tavsiyeye gelelim. Başarılı olacaksın ya, hatta umarım daha da başarılı olacaksın. Biri bunu görsün. Biri bunu görsün. Birisini sev ve o senin başarılarına tanık olsun.
- Hayat bize iki tip mutluluk verecek: Kalıcı ve uçucu mutluluklar. İkisi de iyidir. İkisine de sahip olmanın bedellerini ödeyeceksin. Kalıcı mutluluk için bize lazım olanlar:
o Sağlık
o İnsan (Bolca hem de yeni olmalıla)
o Saygı
o Sevgi (1+x olarak… Yani bir kişiyi çok sevelim ve bizi sevsin, gerisi arkadaş, dost, ilişkiler. Ama aşk şart.. )
o Ve iş Sevdiğin ya da senin olacak bir iş.
- Full house gbi eski 20 dakikalık sit-com denilen komediler. Amarikalılar birkaç şeyi iyi yapıyorsa, bunlardan biri de insanları güldürmek.
- Kendin için yaşa. Bu dünyaya başkalarını mutlu etmeye gelmedin.
- Andrew Lewis isimli bir ağabeyimiz demiş ki “if you are not paying for it, you’re not the customer; you’re the product being sold” Yani bir şey bedava ise, satın alınan şey sensindir.
- IBS- Huzursuz Bağırsak Sendromu:
o Çözüm mü? Şeker ve ambalajlı tüm gıdaları beslenme düzeninden çıkar. Mayalı tüm yiyecekleri de... Ama unutma, B12 vitamini gibi bağışıklık güçlendiren bazı şeylerin eksikliğini vitaminler ile gidermen lazım. Lavaş ye. Bir şey ne kadar az kabarırsa o kadar iyidir senin için. Şekeri kes. Sadece 1 ayda %50 iyileşeceksin. Sonra mı?
o Günde iki defa 30 dakika yürü ki gaz çıksın. Ayakların sakin terlemesin ve üşümesin. Bu kadar. 1 yıl içinde %90 oranında iyileşeceksin ve eğer tekrar stres yapmazsan, ömrün boyunca rahat edersin.
- Tarihte Antik Yunan, Mısır, Çin, Bizans kültürlerine baktığımız zamani yönetimin başarılı bir şekilde felsefesi olmuştur. Bütün bir sürüyü yönetmeye çalışmaktansa, sadece lider gibi gördüklerini yönetmek yeterlidir. Sürü her zaman en öndekini takip eder. Sonu ölüm olsa bile….
- “kim olduğunuzla mutlu olmadan, hiçbir zaman sahip olduklarınızla mutlu olamazsınız. ” Zig Ziglar
- Yapılacaklar listesi: Bu kitabı aldıktan sonraki 365 gün içinde daha önce görmediğin bir ülkeye gideceğiz. Hatta oradan bana instagram üzerinden özel mesaj atacaksın. Nasıl geziyorsun göreceğim. Hiç yurtdışına çıkmadıysan, hedef önce italya. Zaten önümüzdeki 3 yıl içinde İtalya, Almanya, İspanya görülecek.
- Seni sömüren 3 kişiden kurtul ve önümüzdeki 12 ay boyunca 12 tane sürekli görüştüğün insan bul. Her 5 insandan sadece 1 tanesini sevdiğini düşünürsek, en az 60 kişilik bir ortama girmen lazım.
- Her ay bir siyah beyaz filme şans ver. Renkler olmadan nasıl mutlu olacaksın ve beynin o renkleri tamamlamaktan nasıl keyif alacak göreceksin.
Yorumlar
Yorum Gönder